Bir dağ evindeyim.İki günlüğüne sıyrıldım koptum hayatımdan. Doğanın ve insansızlığın kıymetini anlıyorum.. Tadını iliklerime kadar hissediyorum özgürlüğün. Sabahtan bu yana aklıma gelip duruyorsun.. anlatmak istediğim ne çok şeyin olduğunu fakat hiç bunları sana söylemediğimi bir kez daha anlıyorum. Belki kaybetmek korkusudur bu fikrimi yerinde kıpırdatıp duran his.. belki de aslında değer biçmemeye çalıştığım halde elimde olmadan seni bir yerlerime sindirmişliğim. Bildiğim ama tarif edemediğim bir dalıp gitme bu.. işte öyle. Uzaklaşmaya çalıştıkça evrenin beni belirli yerlere belirli ruhlara itelediğini hissediyorum. Doğru mu tüm bunlar yoksa aklımı mı yitiriyorum emin değilim. Sayısız sevgi çeşitlerinden birkaçını göndermek istedim sana .. Kabul et. Öylesine öpüyorum.
Oturuyorduk yabancı bir kalabalığın ortasında.. Iki kadın birbirini tanıyan ve eskitmeyen yıllardır. O kadar özlüyorsan ona ilk sen ulaş dedi. Bana çok gururlusun dedi. Keşke herşey sadece gurur olsaydı diyemedim. Birkaç kahve boyu gülümsedik geçtik her şeyi.. dertlendik.. eğlendik.. sarıldık veda ederken. Mutluyum merak etme dedim. Iyi geldiğinden emindi. Iyi gelmişti. Ama şimdi.. Saatler sonra sokaklarda tek başıma evime yürürken düşünüyorum da.. Keşke tüm mesele benim gururum olsa. Susmayı tercih etmek zorunda bırakıldığım bir bağ bu. Bozuk para gibi gürültü yapıp duruyor üzerimde.Yoruluyorum, vazgeçiyorum, affediyorum.Harcamaya kıyamıyorum. Neyse, masumiyetini kaybetmesin hissedilmişler diye adına sadece benim gururum diyelim.